11.22.2010

Beşinci Bölüm "The İnvisible Woman"

Emily Previn
1954-2001


Emily: Sana söylüyorum, hiçbir yere gitmiyorum.

Emily Previn Neden öldü?

Nate: Kırk yaşlarında bir kadın dairesinde tek başına ölmüş mü yani?
          Aniden öyle mi?
          Yani sağlık problemi falan vardı herhalde.
David: Hayır, boğazına bir şey takılıp ölmüş.

Emily Previn Nasıl biriydi?


Nate: Emily Previn'in cenazesi ile ilgili bir sorunum var bıraktığı listedeki herkesi aradım ya taşınmış ya da ölmüş.
David: İş yerini arayıp meslektaşlarına bildirdin mi?
Nate: Hayır, geçici işler bürosunda çalışıyormuş.Hep geçici işler yapmış.
David: Gittiği liseyi ara.Herkesin lise arkadaşı vardır.
Claire: Hayır, yoktur.
           Belki konuşacak ya da bir şeyler yapacak birileri olur ama onlar gerçek arkadaş değildir.
           Onlarla sadece vakit geçirilir.
Nate. Emily Previn kimdi gerçekten?
David: Belki de Emily Previn otistikti.
           İnsanlardan uzak duran, işinde çok başarılı bir otistikle ilgili bir makale okumuştum.
           Büyük mezbahalar tasarlayan bir mimarmış.Akşam evine gidince kucaklıyormuş hissi veren bir
           makineye oturuyormuş.
Claire: Kafamızdaki imgeleme uymayan bir hayatı var diye bir insanın zihinsel özürlü sayılmasını anlayamıyorum.Belki de istediği hayatı yaşıyordu.Başkaları ile uğraşması gerekmeyen bir hayat.

Emily Previn gerçekten kimdi?


Nate: Belki de cadı karının biriydi kim bilir?
         Sapık ve kötü biriydi.
         O yüzden hayatında kimse yoktu belki de.
Federico :Hayır.
               Ölüsüne bakarak bile insanların nasıl bir hayat sürdüğünü anlayabilirsin.
               Evet, o iyi biriymiş.

Emily Previn kimdi? Önemli mi?


Peder : Merhum Emily Previn'in
yasını tutmak için toplandık.Emily Previn'i tanımazdım.
Anladığıma göre
onu çok az kişi tanımış zaten.İnsanlar, başka hayatlara dokunmadan
yaşanan hayatın ne anlamı var diye düşünebilir.Ama böyle bir yargıya varmak ukalalık olur.
Her hayat bir katkıdır.
Sadece bunu şu anda anlamıyor olabiliriz.Ölümünde de olsa
Emily Previn'le karşılaştığım için mutluyum.


Birikeç'in Notu: 


Nate: Onun hakkında bildiğim tek şey krakerlerini buzdolabında saklıyor olması.
Claire Bu da bir şey.

11.20.2010

Dördüncü Bölüm " Driving Mr.Mossback"


Harold Mossback
    1932-2001


Nate ve Claire Seatle'a gidiyor

Nate:Mossback işi nasıl gidiyor?
David: Cesedi Seatle'dan getirmenin
bir yolunu bulmamız lazım.
Ruth: Neden uçakla getirtmiyorsunuz?
Babanız hep böyle yapardı.
David: Merhum uçmaktan korkuyormuş.
Nate: Artık umursadığını zannetmiyorum.
Uçakla gider, soğutuculu kamyonet kiralar
ve onu ben getiririm.
Claire, benimle Seattle'a gelmek ister misin?

Uçakta
Claire:Nerede kalacağız?
Nate: Arkadaşım Lisa'nın evinde.
Claire: Yulaf ezmesi yiyen sırt çantalı ve grunge delisi biri mi?
Nate: Yulaf ezmesi, belki biraz.
          Sırt çantalı, kesinlikle.
          Grunge delisi, asla.
Grunge, Kurt Cobain'den çok evvel öldü.

David ve Keith'in yeğeni


Taylor: Çikolatalı süt alabilir miyim?
David: Üzgünüm. Çikolatalı sütümüz yok.
Taylor:Biraz çikolatalı süt istiyorum yahu.
David: Üzgünüm, ama sadece normal süt var.
Taylor: Bundan başka bisküvi yok mu?
David: Sadece bunlar var.
Taylor: Bunları sevmem. Bok gibi tadı vardır.

Ruth ve Taylor

Taylor: David, Keith dayımın erkek arkadaşıydı,
bunu biliyor muydunuz?
Ruth: Evet, biliyordum
Taylor: Annem bazen Keith dayıma göt sikici diyor çünkü o, kadınlar yerine
erkeklerden hoşlanıyor.
Bu durumda sen de
göt sikici oluyorsun, değil mi?
Ruth: Bu masada böyle kelimeler kullanmayız.

Nate ve Claire dönüyor

Claire: Los Angeles'a kadar ölü biriyle
seyahat etmek biraz garip.
Nate: Garip olduğunu düşünürsen garip gelir.
Claire: Biliyor musun Nate,
nedenini bilmiyorum ama senin de bizim gibi ruhsal açıdan
mahvolduğunu bilmek çok rahatlatıcı.
Nate: Sizin kadar mahvolmuş değilim.
Claire: Öylesin.
Nate: Değilim
Claire: Öylesin
Nate: Sus ve arabayı sür.

Birikeç'in Notu:

Grunge, Kurt Cobain'den çok evvel öldü.

"Seatle yol şarkısı"
Yo La Tengo- Our Way To Fall

11.18.2010

Üçüncü Bölüm "The Plan"

Michael John Piper 
    1952-2001

Michael: Ölmek istemiyorum.
              Ölmeyeceğim.
Eillen: Bu sadece senin vücudun.Bu sen değilsin.
Michael: Bu saçmalık Eillen.



Mornin'
Claire: Mutfağa ilk giren kişinin nezaketen de olsa kahve yapması gerekir.Penisi olması bir şey değiştrimez.
Nate: Tuvaleti ilk kullanan kişinin de nezaketen de olsa içeride kırk beş dakika kalmaması gerekir.Vulvası olması bir şey değiştirmez.
Ruth: Demek hepiniz burdasınız.
David: Cinsel organlarımız da yanımızda.

The Plan
Ruth: Valley'de bir seminere katılacağım, Robbie davet etti. Adı plan.
Claire: Bir dernek mi?
Nate: Hayır.Yetmişlerden kalma kendini geliştime seminerlerinden biri.1-2 saat yüzüne karşı bağırıp tuvalete gitmene izin vermiyorlar.
Ruth: Olamaz.Gerçekten mi? Yanımda kavanoz götürsem mi?
Nate: Kavanoz mu?
Claire: Annemin kendini geliştirme seansına katılması midemi bulandırdı.
Nate: Annemin kavanoza işemesi düşüncesi bulandırmış olmasın.

Normal bir duraklama
Nate: Üç buçuk hafta oldu.Salı günü dört hafta bitecek.
Brenda: Bir noktadan sonra seksin azalması normaldir.
             Normal bir duraklama.

Nate: Kişisel bir soru soracağım ve cevaplamak zorunda değilsin.
          Siz hala seks yapıyor musunuz?
Federico: İki çocuğumuz olduğu için biraz azaldı tabi.
Nate: Ne kadar azaldı?
Federico: Bebekten sonra bir sürü hormon değişikliği oldu Vanessa'da.O yüzden artık haftada 3-4 kez yapabiliyoruz.
Nate. Wow. Bu çok kötü dostum.
Federico : Evet, berbat.

Brenda Üniversite'ye geri dönüyor
Brenda: Aslında kitabınızı okumadım ama özel aşçısı olan
ve sağlık sigortası ile doğan birinin hayatta kalmasının daha kolay olmadığını
söyleyemezsiniz.
Teacher: Tezim üstünde tartışmadan
kitabımı okusanız daha iyi olacak.
Brenda: Afedersiniz.Sizinle hemfikir olmamamıza izin yok mu?
Sınıfta yeni olduğum için soruyorum.
Teacher: Sınıf arkadaşlarımızın sözünü kesmeyiz.Siz devam edin.

Brenda Üniversiteyi bırakıyor (yeniden)
Brenda : Akademidekiler beş para etmez.
Nate: Demek okula dönüş fikri yattı.
Brenda: Evet, sıradaki.

Birikeç'in Notu: 


The Plan (2)
Ruth: Yakınmamı mı istiyorsunuz?
          Pekala. Ağzınıza sıçayım.
          Hepinizin ağzına sıçayım,
          sizi sümüklü, kendine acıyan zavallılar
         Alçak annenizin, babanızın da  ağzına sıçayım.
         Bu arada benimkilerin de ağzına sıçayım.
         Bencil bohem kız kardeşimin ve mutluluğunun da ağzına sıçayım
         Topal büyükannemin ağzına sıçayım.
         Ölü kocamın, küçük, iğrenç sırları olan alçak çocuklarımın ağzına sıçayım.
         Senin ağzına da sıçayım Robbie, beni bu korkunç yere sürükleyip
         bir tane snickers ısmarlamadığın için.
         Gidip yemek yiyeceğim!