Lila Simonds Coolidge
1909-2005
Eggs
Woman: Keith ile David'in sana sormak
istedikleri bir şey var Mary.
Mary: Çok gerginim.
Keith: Yumurtanı bağışlamanı ve
vekil annemiz olmanı istediğimize karar verdik
Mary: İkisi birden mi?
David: Sorun olur mu?
Mary: Şimdiye dek hiç böyle bir teklif almadım.
Çoğu kişi iş gibi yaklaşır.
Siz çok tatlısınız.
David: Bir şey sorabilir miyim?
Mary: Lütfen David. Bu işte
birlikteyiz. Sor. Sor.
David: Onda Kafein var mı?
Mary: Hemen o konulara girdik mi?
Peki. Bir dakikalığına çok güzeldi.
Telesekreter Or Billy?
T: Sıradaki yeni mesaj,
bugün 14:54'te bırakıldı.
Claire, ben Billy. Bu
sabah için özür dilerim.
Beni ara.
T: Sıradaki yeni mesaj,
bugün 14:58'de bırakıldı.
Claire, benim. Hala Amoeba'da mısın?
Öyleysen, bugün mutlaka
Brian Eno dinlemeliyim yoksa gözlerimi oyacağım.
Claire: Kapa çeneni.
T: Sıradaki yeni mesaj,
bugün 15:01'de bırakıldı.
Bir dakikalığına olsun
kendine yapacak bir şeyler bul.
***
Billy: Tanrım. Buradan çıkmalıyım.
Claire: Neden?
Billy: Çıkmalıyım işte.
Mulholland'da dolaşırız. Manzaraya gideriz.
Claire: Hayır. Gitmek istemiyorum.
Ağabeyimin doğum günü.
Ve mutfakta bir kuş var.
Billy: Başkalarıyla olmak sana
hiç biraz fazla gelmiyor mu?
Claire: Evet. Şu anda olduğu gibi.
Kes şunu. Sakinleş ve burada kal. Lütfen.
İlaçlarını almayı bıraktın mı?
Billy: Evet ama bu iyi bir şey.
Claire: Neden?
Billy: Çünkü Claire her anımı fotokopisi
çekilmiş bir pamuğun içinde geçiriyormuş
gibi hissetmekten bıktım.
40 Years
Ruth: Çocuklarınızın büyüdüğüne ve
hayatlarını sürdürdüklerine şahit olmak dünyanın en zor işi.
İlk çocuğum olarak evden ayrıldığında çok üzülmüştüm.
Claire: Başlıyor.
Ruth: Bunun seninle bir ilgisi yok.
Seninle bu son beş yıl
bir hediye oldu Nate.
Tek söylemek istediğim buydu.
Doğum günün kutlu olsun.
***
Bütün günü acaba arar mısın
diye düşünerek geçirdim..
Nate: Özür dilerim.
Nathaniel: Özür dileme. Yapman gereken şeyi yaptın.
Seni küçük pislik.
Nate: Bu fotoğrafların çekildiği günden
bu yana çılgınca birçok şey oldu.
Birçok.
Kırk yıl daha yaşayacağım fikri...
Nathaniel: Ama bundan sonraki kırk
yıl çok daha çabuk geçecek.
Geçtiğini anlamayacaksın bile.
Nate: Eğleniyorsan zaman akıp gider değil mi?
Nathaniel: Hayır.
Zaman, eğleniyormuş
gibi yaparken akıp gider.
Brenda'yı, o çok istediği bebeği
seviyormuş gibi yaparken akıp gider.
Zaman, insanlar "aşk" derken neden
bahsettiklerini biliyormuş gibi davranırken akıp gider.
Şununla yüzleş evlat.
Bu dünyada iki tür insan var.
Biri sen, diğeri senin dışındaki herkes.
Bu ikisi hiçbir zaman buluşmayacak.
Biriktireç'in Notu:
George: İlaçlarını bıraktın mı?
Billy: Evet
George: Kendini nasıl hissediyorsun?
Billy: Hafif bir karıncalanma hissediyorum.
Sana şu ara ne veriyorlar?
George: Lithium'u Tofranil'le değiştirdiler.
Şok tedavileri arasında.
Sence faydası oluyor mu?
George: Bence Emile Coue'nin söylediği gibi.
"Her geçen gün, her
açıdan biraz daha iyiyim."
Billy: Ama herkes aynı fikirde değil.
Sürekli biri seni gözetlerken kendini toparlamak zordur.
George: Evet, zor.
Ama kimse gözetlemiyorsa,
neredesin demektir?
O zaman neredesin demektir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder