7.14.2013

Everyone's Waiting


Willa Fisher Chenowith
        2005-

Claire

Ted: George Bush'a oy veren çıplak bir adamla yatakta meyve salatası yiyorum.
Şüpheli biçimde Hristiyan müziğine benzer bir şey dinliyoruz.

Ted: Hristiyan müziği.

Claire: Ne?

Ted: Radyoda şarkı dinliyorum, beğenirsem CD'sini satın alıyorum.

Claire: Tanrım!Sen şimdiye kadar tanıştığım en demode adamsın.

Claire: Tanrım! Kendimi su altında kalmış gibi hissediyorum.
Sadece Nate'in ölümü yüzünden değil.
Hayatımda ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yok.

Ted: Hala sanatçı olmayı istemiyor musun?

Claire: Evet.Ama belki de yeterince iyi
değilim diye korkuyorum.

Ted: O zaman daha iyi ol.
Sadece fotoğraf çek. Yeterince
iyilerse bunu öğrenirsin.

Ruth

George: Ruth.
Arka kapı açıktı.

Ruth: Evet. Biri içeri girip
beni acımasızca öldürebilir.
Bu bir lütuf olur.

George: Ruthie...
Sadece zaman alır.

Ruth: Yalancı.
Herkes sürekli bunu söylüyor ama bu yalan.
Her gün kendimi daha kötü hissediyorum.
Daha boş. Daha ölü.
Nate'den önceki hayatımı hatırlamıyorum bile.
Onu doğurduğumda daha çocuktum.
Onsuz nasıl yaşayabilirim? Yaşayamam.

George: Sana söz veriyorum. Bunu atlatacaksın.

Ruth: Atlatmak istemiyorum.
Bu insanın başına gelebilecek en korkunç şey.
Bu cehennem George. Cehennemdeyim.
Ve bunun bitmesini istiyorum.

***

Ruth: Yanına taşınacağımı sanmıyorum George.

George: Neden?

Ruth: Çünkü beni yanlış anlama kocaman kalbi olan düzgün bir adamsın. Ama kalbinin etrafında duvarlar var.
Bunun etrafında belirli bir süre geçirebilirim ama yaşayamam. Artık yaşayamam.

***

Ruth: Maggie ben Ruth. Neyse ki cep telefon numaran aynı.
Sana bir şey sormalıyım.

Maggie: Tabii.

Ruth: O gece Nate ile birlikteydin.

Maggie: Evet. 

Ruth: Mutlu muydu?

Maggie: Sanırım...hayatının karmaşık olduğunu düşünüyordu.

Ruth: Hayatından söz etmiyorum. O geceden söz ediyorum.Mutlu muydu?

Maggie: Mutluydu.

Ruth: Güzel. Sen mutlu muydun?

Maggie: Evet mutluydum.

Ruth: Bunun için teşekkürler. 

***

Brenda

Ruth: Hâlen onun için endişelisin. Değil mi? (bebeği kast ediyor)

Brenda: İyi görünüyor.
Doktorun her muayenesi iyi geçiyor.
Ama bir sorun çıkacağı hissinden kurtulamıyorum.

Ruth: Eğer tecrübelerimin bir değeri varsa şunu söyleyeyim.
Annelik dünyanın en yalnız şeyi.

Brenda:  Biliyorsun, Nate ile ben...

Ruth: Biliyorum...
Seni elinden geldiğince sevdiğini biliyorum.
Daha fazlasına ihtiyacın olduğunu da.
Benim de vardı.
Her şeyi geride bırakmanı umuyor ve bunun için dua ediyorum.

Brenda's Dream 

Nate: Onu çok seviyorum (bebeği kast ederek)
Hep de seveceğim.


Claire and Ruth

Claire: Senin için her şeyi değiştirebilecek olsam, neyim varsa veririm.

Ruth: Ben de veririm.

Claire: Biliyor musun, New York'a gitmeyeceğim sanırım.Zaten Olivier çalışmak için
kötü bir yer olduğunu söyledi.Nasıl kalacak bir yer bulacağımı hiç bilmiyorum.

Ruth: Bunu yapar mısın?
Benim içip burada kalır mısın?

Claire: Evet.

Ruth: Kesinlikle olmaz. Git ve yaşa.

Claire: George'un yanına mı taşınacaksın?

Ruth: Hayır.
Sarah'ın yanına taşınıyorum.

Claire: Anne, gerçekten bekleyebilirim.

Ruth: Benim küçük kızım.


Claire, again.

"Ted'in demode karışık şarkıları"

Ted: Yarın sabah yola çıkana dek dinlemeyeceğine söz vermelisin.

Claire: Bu gece büyük veda yemeğimde çalamaz mıyım?
Gelmeyeceksin bile.

Ted: Herkes seninle olmak isteyecek.
Üzgünüm ama seni paylaşmak istemiyorum.

Claire: Çok tatlısın.
Ve tuhaf bir şekilde sahiplenicisin.Senin de bana bir söz vermeni istiyorum.
Eğer savaş kışkırtıcıları İran'ı işgal etmemiz gerektiğine karar verirse...
ve askerlik çağrısı yaparlarsa...

Ted: Bu olmayacak.

Claire: ...Kanada'ya taşınacağına söz ver.
Muhtemelen olmayacak.
Ama işgal ederlerse,bana söz ver.

Ted: Söz veriyorum.

Claire: Çok zekisin. Çok iyisin.
Bunları ziyan etme.

***

Man: Claire merhaba. Ben Nulmage'den Gavin.
Size bunu söylemeyi hiç istemem ama Nulmage'i, Stock Aid satın aldı.
Faaliyetlerini birleştiriyorlar.
Şirket Şikago'da. Umarım henüz New York'a yola çıkmadınız.
Üzgünüm.

Nate: Kimin umurunda?Yine de git.

Claire: Ne? Deli misin sen? Yani işim olmadığı halde New York'a mı taşınacağım?

Nate: Annem sana para verdi. Bir yere yerleşeceksin. Bir şey olmaz.
Yeteneklisin. Zekisin.Hazırsın.

Claire: Ya değilsem?

Nate: Claire bir sırrı öğrenmek ister misin? Hayatımı korkarak geçirdim.
Hazır olmadığımdan, haklı olmadığımdan, olmam gereken kişi olmadığımdan korktum.
Bu beni nereye getirdi?

***

Biriktireç'in Notu

To Nate

Claire: Aman Tanrım! Bir seferinde akşam yemeğine ekstazinin etkisinde geldiğini
hatırlıyor musun? Yanlışlıkla almış.

Brenda: Nate yemek boyunca göğüslerimi ellemişti.
Mahcup olmuştum.

Ruth: Ondan çok daha mahcup edici
hallerde yakaladığım olmuştu sizi.

David: Hatırlıyorum da... Galiba yedinci sınıftaydım.
Nate muhtemelen lise birinci sınıftaydı.
Sam Hoviak ve Tom Wheeler'la yeni dalga müzik grubu kurmuştu.
Saçı berbattı. Cidden kabarıktı.80'li yılların kötü saç stilindeydi.
Sprey sıkar, briyantin sürerdi.Yemekte yanında oturuyordum.Bir şeyin hareket ettiğini gördüm.
Örümcekti.
Saçına ağ örmüştü.
Bir şey söylemedim çünkü havalı
olmaya çalıştığını biliyordum.
Ve havalı olmasını istiyordum. Herhangi birinin sahip olabileceği en havalı
ağabey olmasını istiyordum.

George: Nate'e
David: Nate'e
Beth: Nate'e
Claire: Nate'e
Keith: Nate'e
Ruth: İlk çocuğuma.
Kids: Nate Amca'ya.
Brenda: Baba'ya diyebilir misin?
Maya: Baba'ma
Brenda: Nate'e

David: Huzur içinde yatsın!


Static


Paul Ronald Duncan
     1983-2005

My Brother is Dead

Paul's Mother: Onu tekrar bütün yapabilir misiniz?
İnsanların geleceği zaman için.

Federico: Bilhassa bu amaç için bize protez sağlayan şirketi aradım bile.

Paul's Mother: Onun eskiden olduğu gibi görünmesini istiyorum.
Bir birey olarak...
Öyle değil...

Federico: Çok doğal görünecek.
Söz veriyorum. Ve de tam.

Paul's Mother: Teşekkür ederim.

Paul's Sister: Ayağa kalkmasını ve yürümesini de sağlayabilir misiniz?
Onu konuşturabilir misiniz? Herkese her şeyin yolunda olduğunu ölmenin sorun olmadığını
söyletebilir misiniz?
Belki elinizi kafasının içine sokabilirsiniz.
"Her şey yolunda, her şey yolunda. Özgürlük. Özgürlük." dedirtirsiniz.
Paul'e o üniformayı giydirirsen ve sahte kol ve bacaklar takarsan,
her şey yolundaymış gibi göstereceksin.

Paul's Mother: Bunda ne yanlışlar var?

Paul's Sister: Gerçek değil.

Paul's Mother: Cenaze törenine gelenlere kendini
öldürdüğünü de söyleyecek misin?
İnsanların köpekleri uyutmak için kullandıkları ilaçla.

***

Woman:  Sarhoş gibi görünüyorsun.

Claire:  Değilim.

Woman: Bu sabah masanda uyuyakaldın Claire.
İki kez. Hem kokusunu da alabiliyorum.

Claire: Votka kokusu alınmaz.

***

Claire: Bana anahtarlarımı ver.

Ted: Nereye gitmek istiyorsun.

Claire: Ted.

Ted: Bu halde araba kullanmana izin vermeyeceğim.
Ne?

Claire: Hiçbir şey. Adı Ted olan biriyle çıkacağımı hiç düşünmezdim.
70'lerin adı bu.

Ted: Komik.

Claire: Seni burada istemiyorum.
Senden hoşlanmıyorum bile.
Sen faşist, Cumhuriyetçi bir pisliksin.
Başta senden hoşlanmam bile,hayatımın içine ettiğimin kanıtı.

Ted: Anahtarlarını yarın getiririm.

***
Paul's Sister: En şanssız dönemde yaşıyoruz.

Vanessa: Bazen öyle geldiğini biliyorum.

Paul's Sister: Sürekli Internet'in olduğu bir zamanda büyüdüğümü düşünürdüm.Komünizmin çöktüğü bir
dönemde. Bir de Gap var.Oysa benim yaşadığım dönemde 11 Eylül, savaşlar var.
Her şeyin sonu.

Vanessa: Çocuğun var mı?

Paul's Sister: Hayır. Çocukları sevdiğimi düşünürdüm.

Vanessa: Zor bir zaman olduğunu biliyorum ama bu dünyada hâlâ birçok iyi şey var.
Birçok güzel şey olduğunu hissediyorum ve çocuklarımın onları göreceğine seviniyorum.
Paul's Sister: Erkek kardeşim öldü.

Vanessa: Biliyorum. Eminim iyi biriydi.

Paul's Sister: Fena değildi. Olması gereken de buydu. Herkesin olması gereken bu. Fena biri olmamak. Yok edilmeleri gerekmiyordu.

Biriktireç'in Notu: 

Claire: Neden öldün ki?
Berbat bir şey bu.
Sen gittiğinden bu yana her şey çözülüyor.

Nate: Bu doğru değil.

Claire: Bana öyle geliyor.
Seni özlüyorum.
Seni öyle çok özlüyorum ki.

Claire: Ben de seni özlüyorum.
Babam öldükten sonra sürekli sana"Babam değilsin" derdim.

Nate: Evet.

Claire: O şekilde düşünmek tam bir zaman kaybıymış.

Nate: Hayır. Onun ölümüyle baş etmenin yollarındandı sadece.
Babamı çok özlemene engel oldu.

Claire: Hayır. Seni tanıyabileceğim kadar tanıyamamama neden oldu.
Artık tamamen yoksun...

Nate: Claire.

Claire: Ne? Berbat bu.

Nate: Parazit dinlemeyi bırak.

Claire: Ne demek oluyor bu?

Nate: Hiçbir şey. Bu dünyadaki her şeyin, karanlıkta yayılıp yol almaya çalışan parazit radyo yayını gibi olduğu anlamına geliyor olmalı.
Ölüm, yaşam, her şey, tamamen parazitle yayılıyor.
Anlıyor musun?
Ama eğer paraziti çok dinlersen seni mahveder.

Claire: Sen uçuyor musun?

Nate: Aslına bakarsan evet. Epeyce uçuyorum.




All Alone


Nate's Funeral

Brenda: Maya?

Maya: Babam Nerede?

Brenda: Baban burada değil...

***

Ruth: Neden bir cep telefonu almadım ben?

Beth: Çünkü cep telefonlarından nefret ediyorsun.

Ruth: Dünyadaki herkes gibi benim de cep telefonum olsaydı...

Beth: Bu onu kurtarmazdı.
Son ilacını ne zaman aldın hayatım?

Ruth: Bir ilaç daha istemiyorum.
Oğlumu istiyorum.
Güzel oğlumu istiyorum.

Beth: Biliyorum.

***

Ruth: Ameliyattan çıktığında doktor tam olarak ne dedi?

David: Sana bunu yüz kez anlattım anne.

Ruth: Açıkça anlatmadın.
Her şey yolunda dediyse, Nate de uyanık ve konuşuyorsa... Bir şeylerin çok yanlış gittiği belli.

David: Onu benim öldürdüğümü mü düşünüyorsun?
Bana söyletmeye çalıştığın şey bu mu?

Ruth: Ne cüretle benimle böyle konuşursun?

David: Sendeki ne cüret!
Ben de onu kaybettim anne.
Tüm yaptığın, beni yanlış yapmakla suçlamak.
Ben en azından oradaydım.
Lanet olsun.

***

Claire: Nedenin bilmiyorum fakat sürekli ağabeyimle yaptığım aptalca kavgaları hatırlıyorum.
İyi günlerimizi hatırlamıyorum.
Korkunç değil mi?

***

Funeral Talk

George: Genç birinin ölümü her zaman korkunç bir darbedir.
Ama bu sefer daha da zalimce.
Çünkü Nate bir idealistti.
Hayatı boyunca iyi biri olabilmek için mücadele etti.
Mükemmel değildi.
Ama aramızda kim mükemmel ki?
Asla kendinden, sevdiği kişilerden ve hatta sevginin kendisinden
vazgeçmezdi.
Tüm eziyetli ve güzel şekillerinde

***

Ruth: Nasılsın?

David: İyiyim.

Söylediklerim için özür dilerim.

Ruth: Ben de özür dilerim.
Onu sen de kaybettin...

***

Federico: David Nerede?

Keith: Biraz fazla üzgün sanırım.

Ruth: Hepimiz  üzgünüz.
Törene başlıyoruz.

David: Gelemem.

Ruth: Arabadan çıkmazsan kendinden
sonsuza dek nefret edeceksin.

David: Biliyorum ama gelemem.

Ruth: Evet, gelebilirsin.
Bacakların var.
Sensiz bunu yapmayacağım.

David: Lütfen anne. Başım öyle dönüyor ki, nefes alamıyorum.

Ruth: O zaman nefes alabilene dek bekleyeceğiz.

***

Ruth: Herhangi birinin bir şeyi nasıl atlatabildiğini unuttum.

Beth: Aslında atlatılmaz.

Ruth's Sister: Böyle konuşma. Atlatırsın.

George: Zaman meselesi.

Ruth's Sister: Sevgiyi hatırlamak. Cidden.

Ruth: Ne demek oluyor bu?

George: Yavaş yavaş senin için asıl önemli olan şeylere aşık oluyorsun.

Ruth's Sister: Belki kaybettiğin şeyleri anlamlandırmanın bir yolunu buluyorsun.


Biriktireç'in Notu:

Nate'in isteği üzerine yeşil cenazesinde okunur:

Ölümümüz sonsuzlukla Evliliğimizdir.
Peki sır nedir?
Tanrı tektir.
Güneş ışığı kırılır
Evin pencerelerinden girerken.
Tıpkı üzüm salkımlarındaki
Çeşitlilik gibi.
Ama üzüm suyu gibi değil.
Çünkü Tanrı'nın ışığında
Yaşayanlar için,
Nefsin ölümü bir lütuftur.
O ölümü tadan nefis için
Ne iyi söyleyin ne de kötü.
Çünkü o artık iyiliğin ve
Kötülüğün ötesine geçmiştir.
Gözlerinizi Tanrı'ya çevirin.
Ve onun gaybı hakkında konuşmayın.
Ve böylece o size
Çok farklı görünecek.

Mevlana